ne idüğü belirsiz işsiz tipleri toplayıp bekçi diye aldıkları için. ne insanla konuşmasını, ne insana kendini güvende hissetirmesini biliyorlar. mahalle kabadayısı gibi gezip artislik yapıyorlar.

hangisi doğru düzgün kolluk kuvveti eğitimi almış göstersinler. hangi özelliklerinden dolayı bekçi yapılmışlar mesela? akp-mhp gençlik kollarındaki işsiz tipler oldukları için olabilir mi?

Ne kadar gençlik kolları üyesi varsa torpili büyük olan hiç bir işe yaramaz insanları bekçi ve itfaiyeci yaptılar çünkü. Bedavadan 5k para alıyorlar. Sen ben okuduk, yüksek lisans yaptık. O paraları görünce iyi maaş diyebiliyoruz sadece

teoride öyle ama pratikte değil o yüzden. o olay çıkaran it kopuk dediğin insanların içinden bile bekçi olanlar var. üstlerine üniforma, ellerine silah, arkalarına devleti aldılar bir de. polisin bile eğitimi, olaylara müdahalede yeterliliği tartışılırken hiç bir eğitim vs. almadan bunları saldılar bir de ortalığa.

Çünkü;
1- Onlar olmadan önce de "istisna yerler hariç" rahat rahat yatıyorduk, çünkü polis vardı.
2- Polis demişken evet böyle bir meslek var. Neden "yeterince eğitim almış" polis değil de çok az eğitim almış "bekçi" ?
3- Ayrıca bu "yetersiz eğitime" rağmen neredeyse polis kadar yetkileri ve maaşları var.
4- Eğitim seviyesinden midir yoksa başka sebepten midir vatandaşla nasıl konuşulacağını bilmeyenler var, bizzat gözümle gördüğüm bir olay var üç bekçi gece bir cafeye oturup gelen garson kızı rahatsız ettiler. Kız ağlayarak patronuna söyledi ve patron kovdu elemanları.

Saydığım sebeplere benzer bir çok sebep var. Bekçi parasına polis alsınlar illa bekçi ise düzgün eğitilsinler.

Ayrıca sadece ekşi de değil bu "düşmanlık" 2 hafta önce arka sokaklar adlı polisiye dizi bile eleştirdi bunları istersen o kısma youtube dan bi bak sorunun tam olarak cevabı bence.

bunlar cok konusuldu, tartisildi duyuruda. keske onlari okusaydiniz.
dua edin, siz bir gun bu vasifsiz ve partizan insanlar tarafindan suclu muamelesi gormeyesiniz...

Ne kadar naifsiniz ^^

İt kopuk bekçi oldu çünkü. Ve artık ellerinde yetki, bellerinde silah var, eğitim vs. hak getire zaten öyle saldılar bunları sokağa.

Beşiktaş'ta sürekli görüyorum, üç dört tanesi bir arada ellerinde sigara ve telefon sallana sallana yürüyorlar. Ben erkek halimle onları görünce güvende hissetmiyorum açıkçası, kadınların ne güzel bizi güvende tutuyorlar dediğini hiç sanmıyorum.

birden çok sebebi var.

-hükümeti yani siyasal islamı ve onun ideolojisini temsil ediyorlar.
-liyakatla değil, akp networkünün içinden seçiliyorlar.
-bütün gün çay sigara içip öğretmenle aynı maaşı kazanıyorlar.
-eğitimsizler, kaba sabalar, profilleri güven vermiyor.

özetle akp sempatizanı değilsen sevilecek yanları yok. ülkede polisin itibarı bile bu kadar düşükken daha da düşük itibarlı bir meslek grubu yarattılar.

asasasasaj devlet ne zaman vatandaşın güvenliğini düşündü acaba ?
trafik kazası yapsam, polis gelmiyor.
evime iki kere hırsız girdi. doğru dürüst ilgilenmediler.
tam polis kamerasının önünde yoldan geçiyordum, birisi beni kırmızı ışıkta geçip ezecekti. polisi aradım uğraştırma bizi diye fırça attı.
zar zor hapse atılan hırsız uğursuza aflar indirimler gelip duruyor.
.....

siz askere gitmediniz herhalde,

askerde onbaşı, çavuş olan niteliksiz bir kişi terör estirir. bunlar bunun bin katı düzeyde güce sahipler.

Aldıkları maaş sebebiyle kıskançlıktan ve görev itibariyle polisleri hatırlattıkları için de sözde muhalif tutumlarından kaynaklanıyor. normalde zamanlarda cadde veya sokaklarda giderken normal zamanlarda hiç işimizin olmadığı/olmayacağı bir mesleğin mensuplarını kafaya takmak ayrı bir sorun. Oysa başımızın sıkıştığı zamanlarda ise ne kadar gerekli olduklarını anlamak çok zor değil.
Corona virüsü için bile bir anda popüler olan ve tedbir amaçlı kullanılan maskelerin ne kadar gerekli olduğu bu kadar bariz iken sosyal hayattaki caydırıcı unsurları da anlamak,tanımak gerek.

evimizin arabamızın güvenliğini mi sağlıyorlarmış? troll soru galiba.
diğer bir seçenek de bu soruyu soran kişinin bir bekçi olması.

ekşi'de bir başlık nasıl başlıyorsa genelde öyle devam ediyor. İstediklerini yukarı istediklerini aşağıya taşıyorlar istediklerini yerin dibine sokuyorlar. Devlet bekçiler sayesinde ciddi olarak asayişi sağladı. kılcal damarlara girdi. Polisin yetersiz kaldığı durumlarda ve devriye açısından bekçi çok etkili. Mesela bir mahalelede hırsızlık ihbarı geldiğinde bekçiler polis gelene kadar 2 3 dakika içinde olay mahaline giderek güvenliği sağlıyorlar. Ayrıca gbt sorgulamalarıyla suçlulara fırsat vermiyorlar. Artık suçlular sokaklarda rahat dolaşamıyor çünkü biliyorlar ki bekçi var. Bekçilerimizi haset ederek hakaret edip aklınca küçümsemeye çalışan zibidiler emin olun bekçiliğe giriş için aranan şartları sağlayamazlar. Ayrıca şimdiye kadar karşılaştığım tüm bekçiler eli yüzü düzgün vatanşa gayet nazik seçmece tiplerdi.

ben öyle bir şey olacağını sanmıyorum.

Martta plan yapanlar olarak fena endiseliyiz sizinki bir de uzun vadeliymis
Ani gelisecek bir ihtimal ve bence denemeye deger. kapilarin kapatilmasi icin ölum vakasi gerekir ve trde su an oyle bir durum gorunmuyor ve virus 2-3 hafta zaten teapit edilemiyor tam ve sureye bakarsak 3-4 hafta sonra olum vakasi gerceklesiyordur
Turkiyenin Italiadan girisleri kapatma ihtimali daha once olur olursa

@ala09 benim korkum Japonya'da işler kötüye gider de uçuşlar iptal olursa kısmı. Bi de sanırım TR değil de Katar iptal ederse geri dönemem. Ya da 3 haftalık planının 2 haftasında Katar ya da Türkiye'de karantinaya takılı kalırsam diye tuhaf paranoyalar başladı.

Bahsettigin gibi bir olasilik var, su an icin bence oldukca kucuk bir olasilik.
Ben olsam iptal etmezdim biletleri.

karantinaya takılı kalmalısın bence zaten neden tuhaf bi paranoya olsun ki bu? doğru düzgün sağlık sistemi olan her ülke karantinaya alır zaten seni ne olur ne olmaz diye, japonya yoğun salgın yaşayan bir ülke. adam öldürmüyorlar sonuçta.

bu arada italya'dan istanbul'a ucuslari iptal etti pegasus. mart ortasina alinan biletler icin.

@biseysorucam Türkiye'ye vardığımda 2hafta karantinaya takılırsam gitmemin bir anlamı yok. Zaten hepi topu 3 haftalığına gidiyorum.

hınkırmak.

burun temizlemek.
kaba çünkü argo.
sümkürmek bir argo çünkü sümük-ürmek gibi bir söz türetimi yok.
yani sümük demek kaba değil yoksa.

kayızlamak, boş yapmak, mortlamak gibi argo kategorisinde bir sözcük.

katiyen kaba degildir. o fiilin en duz ve en formal ifadesidir.

"sümkürmek bir argo çünkü sümük-ürmek gibi bir söz türetimi yok" net cehalettir. Katiyen itibar etmeyiniz.

sumkurmek kaba bir kelime degildir. argo da degildir. bkz. argonun tanimi

sumkurmeyi ifade eden baska bir kelime de yok saniyorum. burun temizlemek ile sumkurmek birebir ayni sey degil. hinkirmak sumkurmekle ayni sey ama fazla bilinmiyor, yerel bir ifade.

Isvicre'de corona tespit edilmedi ki, neyinden korktugunuzu anlamadım açıkçası. Kaldı ki İsviçre'de tespit edilmesi durumunda önlemlerin üst düzey olacağı konusunda garanti verebilirim. virüsünun ısvicre'de size bulaşma ihtimali oldukça düşük bence. Tüm ailem ve çoğu arkadaşım orda; bizim konuştuğumuzun onda biri kadarıyla konusuyorlar bu konuyu.

gitmeyin tabii, çok riskli.

Her halükarda gideceksin, soruyu içini rahatlatmak adına sorduğunu düşünüyorum.
Cevabım: git.

arkadaşım italyaya gidip gelenler için şirketten evden çalışın dediler ama bi haftadır beraber çalıştık zaten falan dedi biraz ondan gerildim açıkcası ama tabi aynı şekilde istanbul da tehlikeli

(bkz: entry nick uyumu)
italya'ya gidip gelenler ne zaman gitmiş, italya'nın neresine gitmiş gibi bilemeyeceğin detaylar var. ben bu yüzden iptal etmezdim.

Cevap: Git bence dönme bi süre.

Sebep: İsviçre her şekilde Türkiye'den daha güvenlidir. O nedenle şu an tespit edilmemiş 2 ülke arasında İsviçre'ye ve koruma sistemine daha fazla güvenirim.

İsviçre dünyanın en güvenli ve insanına değer veren 2-3 ülkesinden biridir. Bir tehlike öngörmeyip yurt dışından özellikle buradan giden uçuşları yasaklamadıysa gönül rahatlığıyla gidebilirsin.

Isvicre'deyim. Italya'dan muhtemelen gelmistir virus zaten ortaya cikmasi bekleniyordur. Benim sirkette de duyuru yaptilar, italya'da belli sehirlere gidenler, 14 gun evden calissin ise gelmesin diye. Bence ucaklar havaalanlari daha riskli, mecbur kalmadikca bir yere gitmeyin.

ben de isvicredeyim, bizim sirkette de italya icin uyari yaptilar, eger oralara seyahat ettiyseniz 14 gun evden calisilsin diye, lakin henuz belli bir teshis durumu yok.
havaalanlarinin riskli olduguna ben de katiliyorum da en azindan isvicrede tespit edilen bir durum yok simdilik. ben ise gidip geliyorum yani baya. tramway falan da kullaniyorum mecburen.

gelecekseniz su kalin maskelerden kullanabilirsiniz, ve tabi dezenfektan.

"Muhtemelen red yiyince butun duygularımın birden bittiğini düşünüyor yakınımda olmasının beni nasıl zorladığını bilmiyor"

Bu nasıl bir aşk bu nasıl bir körlük aman yareppim. Şu soruyu duyuruda başkası sorsa sen de görsen vereceğin cevap arkadaşının sana söylediği şey olurdu.

Ama burdan nasil bir ego tatmini yaşayabilir ki. Ne açılmadan önce ne açıldıktan sonra çocuğun ağzının içine düşünüyordum. Deli gibi ilgilenmiyordum. Açıldıktan sonra zorunlu cevap vermek dışında konuşmuyorum bile kendisiyle. Sürekli dibime girerek neyin egosunu tatmin edebilir?

Kendini unutturmak istemiyor.

erkek tarafının gözüme gözükme demesini mi bekliyorsun. napsın çocuk? çocuğu saplantı haline getirirsen çok üzülürsün.

Maalesef ego tatmini :(

reddetmesinden biraz pisman olmus, "bir seyler olabilir mi acaba" diye yokluyor.
pas vermeyin bence, iyi insan degil.

Yakın arkadaşın çok doğru bir tespit yapmış.

kadınların ilgisini fazlaca çeken ve dolayısıyla açılanı/belli edeni fazla olan erkeklerin bazılarında, reddettiği insanı hor görme/uzaklaşmasını isteme gibi bir eğilim yoktur. reddettiği için kendini kötü hissediyor ve seninle iletişimde olmazsa arkadaşlığınızı bok ettiğini düşündüğünü düşünmenden korkuyordur. bu nedenle normal seviyede bir arkadaşlığı sürdürerek sana senin ezik olmadığını ispatlamaya çalışıyordur. özetle bazı kadınlardan gördüğünün tersini yapıyordur.

%100 ego, sırf bu ego patlamasını düşünerek bile soğuyabilirsin adamdan

istanbul'da dogdugum sokagin o zamanki halini merak ederdim.

oturduğum evin yerinde önceden ne vardı, o cadde nasıldı onu görmek isterdim :)
ben eski fotoğraflara ve videolara hayranım zaten açıp açıp bakarım youtube'dan.
dolmabahçe sarayının inşa halini falan kare kare görmek isterdim.

her sayı arasında sonsuz adet reel sayı var.
örneğin 0'dan 1'e doğru yavaş yavaş gidelim;

0,1 0,2 0,3....
veya 0,01, 0,002...
veya 0,0000000000001 0,0000000000002, ..........

bir düzlemde de boyutunu sonsuz şekilde küçültebileceğin şekilde noktalar koyabilirsin.

Peki bunun ispatı nedir, o kısmını anlamadım

nasıl ispatı?
e öyle zaten.
sonsuz zaten elle tutamadığın bir kavram. sonsuz-1 de sonsuz olarak tanımlanır. sonsuz +1 de ya da sonsuzun kendisi de.

dene istersen?

Sonsuz küçüklüğün olduğu bir evrende planck mesafesinin bir anlamı olmuyor o zaman. Ayrıca kuantum evreni gibi, kendine has yasaları olan sonsuz sayıda mikro evren olması gerekmez mi? Şuanki kabul gören evren anlayışıyla çelişiyor gibi geldi bana.

"sonsuz esittir sonsuz" diyor bu ifadede, bir sey demiyor.
Ote yandan bana sorarsan, Cantor boyle bir sey dememistir. Cantor tam tersi, butunun icindeki sonsuz nokta sayisinin, parcanin icindeki sonsuz nokta sayisindan fazla oldugunu soyler, yani sonsuzlar arasinda da "kidemler" vardir. Buna kardinalite denir. Okuyunuz: en.wikipedia.org

O duvarin arkasinda bir tesisat var mi,arkasina gelen duvara su neeeden geliyor bunllar onemli,sadece derz cozum olmayabilit

Ustanın teşhisi yanlış olabilir ki doğru olma ihtimali çok yüksek.
Teşhiş doğru ise tedavisi tam da dediği şekilde olur.
Çağırdığınız usta kesinlikle piyasada bol miktarda bulunan, günü kurtaran yarım yamalak işler yapan ahlak yoksunu adamlardan değil. Saygı duydum kendisine.

tesisat kacagi yok ise, evet, oyle yapilabilir.

Gelismis ulkelerde sirf 2-3 hafta duvarlari-zeminleri kurutmak icin nem alici cihazlarla bekliyorlar. O duvar kurumadan islem yapilirsa kuf yapar, sagliginiza zarari buyuk olur. Usta dogru soylemis yani.

Duvarı kurutma ve sonra işlem yapma konusunda haklı, ama diğer konuda yanlışı var.

Banyonun duvarındaki derz aralarından buharı emip de duvarı bu kadar rutubetli hale getiremez.

O duvarın içinde bir tesisat patlağı/çatlağı olmalı, ya da üst kattan da alıyor olabilir. Sıkıntı olan duvarın arkasında, banyo tarafında bir musluk gider vs var mı?

banyomda musluğun etrafında 1 tl boyutunda derzsiz kısım var. ordan giren su arkadaki duvarda nem yaptı, boyayı döktü seneler içinde. ustadın tüm dediklerine katılıyorum.

ben olsam alirdim.

işler oralara kadar gelirse vize değil de uçuşları tamamen durdururlar bence. o zaman da biletler için iade ve değişiklik hakkı tanırlar zaten. o yüzden alırım ben olsam.

Şu anaolujet'in $1e bilet olayı varken hiç düşünmeyin yapıştırın derim. Tabii $1 değil vergilerle harclarla yine yüksek, ama daha uygun normale göre.

Su andan itibaren eylule kadar fiyatlarin dusmesini beklemeyin. Surekli artar. Hemen almakta fayda var. Biraz fark odeyip degistirilebilir alirsaniz ucamayacak olursaniz aciga alirsiniz.

anadolujet'te kampanya var. bazı yeni hatlar 300-350 tl civarı. roma ve barselona da var. şimdiden alın bence. bundan ucuza bulamazsınız.

1) Hayir
2) Hayir, faturaya yansir.

vodafone da var mı bu işlem
kişisel hattı kurumsal hat olarak tanıtmak mümkün mü

Free shop'tan puro ya da "cigarillo" almak istiyorsun? almisken Monte Cristo ya da Cohiba al, onlar guzel. O kadar para vermeyecegim dersen backwood islak puro deneyebilirsin.

Bunlarin hicbirini alma bence.

yıllarca meharis mavi kutu içtim. yanına da teklilerden villiger alabilirsin bikaç tane. fotoda göremedim ama cohiba club da 1-2 senedir içtiğim. benim menüm bu şekilde :)

yok, zaten bahsettiğiniz pozitif bilimlerin yaratılış teorisine ulaşması mümkün değil, çünkü odaklandığı nokta o değil.

soru "kim yarattı?" değil, "nasıl oldu?".

işin sonunda evet tanrı yarattı diyemez bilim, çünkü deneyini yapamaz. deneyini yaparsa zaten Tanrı'yı simüle etmiş olur, simüle edilebilir bir tanrı zaten tanrı değildir.

inançlı biri değilim fakat bilimsel olarak kanıtlanan bir tanrı inancı şu anki tanrı inancına göre daha saçma.

guclu'yu birak, hic yok.
aku komple yok.

Bir yerde termodinamiğin ikinci yasasından bahsediyorlardı ama detaylarını bilmiyorum

veri yok ancak tesadüf ya da rastgele olma ihtimal dışı.

Stephen Hawking ölmeden önce bilimin Tanrı’nın varlığını ya da yokluğunu iddia edemeyeceğini söylemişti.

Tanrının varlığına ispat olarak en çok dile getirilen argümanı söylüyorum:

Bir masaya bir kalem ve bir kağıt bırakın. Bu kalem kendi kendine kağıda A yazabilir mi? Yazamaz. İşte bu kainatı, gezegenleri, yaşamı, her şeyi de yaratan biri olmalı.

Bundan daha bilimsel(!) bir şey bekleme. Yok çünkü.

Ayrıca bilimin odaklandığı nokta o değil +1

ateist bir bilimadami yada diyanet baskani vs.. farketmeksizin bu konuya cogu insan inanclariyla cevap veriyor. bu soruyu cevaplamak icin bilim adami yada evliya olmaya gerek yok. inanclarini bir kenara birakip mantigini takip edersen, tanrinin varliginin da yoklugunun da ispat edilemeyecegi sonucuna varirsin. o yuzdendir ki, ne inanmak ne de inanamamak icin kendini yirtmaya gerek yok.

tanrı inancına sahip kişilerin en büyük dayanağı big bang öncesine dair tatmin edici bir teorinin ortaya atılamamış olması, yani "evrenin yoktan geldiği" sonucuna varmak için sorulan klasik "ondan önce ne vardı, peki ondan önce ne vardı?" sorularıdır. aslında veriden değil, verisizlikten beslenirler. verisizlik de bir bulgu değildir.

soruya verilecek cevap: yok.

birşeyin varlığından bahsedebilmek için neden illa ölçülebillir ve gözlemlenebilir bir veriye ihtiyaç var ? Neden böyle bir önkabul ile bakıyoruz kainata. Onu da sorgulamak lazım aslında.

Bu ara Lee Strobel'in "Hani tanrı ölmüştü ?" diye bir kitabını okuyorum. Onu tavsiye edebilirim. Ateist bilim adamlarının argümanlarına karşı tanrı inancı olan bilim adamlarının argümanları yer alıyor.

Onun dışında size youtube'da "kırmızı asa" serisini izlemenizi de tavsiye ederim.

Ustunden 10 yil gecmesine ragmen eski sevgilimin eski sevgilisiyle ilgili yazdigi bir entry gormustum ben de tesadufen. Icim acidi boyle bir ok saplandi gibi oldu, o gun gecti.
Su an ikimiz de coluklu cocukluyuz sma oluyor boyle sacmaliklar demek ki.
Sizin bir de mevcut sevgiliniz. Asiri normal.

Yazdiklari bu kadar guzel seylerse, cok guzel seven bir sevgiliniz var demek ki. Kendini sevmeyen baskasini sevmeyi de bilmez, ne kadar sansli oldugunuzu dusunun. Ayrica o kadar eminseniz su anda icinizi 'acitan' sey aslinda egonuz, ego bu sekilde icin isine girince her seyi bok ediyor, bunun uzerine dusunun, kiskanclik da kendine guvensizlikle alakali daha ziyade, eger boyle bir hisse de bunun uzerine dusunun, bu kadar.

gecer gider, hic takilma.
sevmek ne guzel.
sevgilinin nefret ve bayagilik dolu sozlerini okursan bir gun, o zaman uzul.

Sozluk bir yerde gunluk gibi bir sey. 15 sene onceki entry'lerimde neler var neler. Esim nickimi de biliyor.

Gecmis gecmisde kaldi. Bir seyler hissetse silerdi onlari. Emin ol umrunda bile degildir. Eger sen kuruntu yapip bunun uzerine gidersen o zaman isler kotulesmeye baslar.

bence sevgilin o girileri unutmuş bile olabilir. zira insan devamlı geçmişe gidip aa ne yazmışım diye bakmıyor. ben de bu tarz girilerime denk geldikçe siliyorum açıkcası. bir de birşeyleri didikledikçe can sıkıcı detaylar çıkıyor insanın karşısına. hiç gerek yok

içinizin burulması çok insanii.. hiç kendinize yüklenmeyin biraz zaman verin geçicek...

Ben olsam benim de icim burulurdu, normal böyle hissetmeniz.
Eski iliskisi, hele bir de genclik zamaninda sevdigi birisiyse duygularinin o zamanlar yogun olmasi, oturup onun icin entry yazmasi normal.
Üniversite hoslandigim cocuklar icin ne kadar hislendigimi hatirliyorum. Tamamen yasla alakali. Simdi tesadüfen bir yerde görsem selam vermemek icin arkami ceviririm.

Bence de hissettiklerin çok doğal, çok insani.

Ben farklı olarak şunu söylemek için geldim. Yerinde olsam ona tanıdığım alanın devamı için onu engellerim ve hiçbir entry'sine bakmam. Yoksa bu durum senin için de kötü olabilir. Sürekli kendini sanki eski sevgiliyi stalk'luyormuş gibi bir konumda bulabilirsin.

eski sevgilisiyle ilgili bir dolu entry var ve seninle ilgili yoksa o zaman düşünmeye başla.

Bence orada hisleri değil de kendini ifade etme biçimi, yazma stili çok güzeldir ve silmek istememiştir. Benim de mesela eski bir sevgilime ait hislerimi yazdığım sayfalarca yazı var, geçenlerde elime geldi okudum hoşuma gitti, kendimi takdir ettim bu kadar güzel yazılabilirdi ancak diye. Şuan hiçbir bağlantım-hissiyatım yok ama kendimin o halini çok güzel anlatmışım bu yüzden silmek istemedim, atmak istemedim. O da o şekilde yapmıştır bence. Yine de etkilenmeniz çok doğal, herkes eşini kıskanır.

cehalet mutluluktur.

hissettiklerin normal ve olması gerektiği gibi bence de.

benim de kim bilir ne saçma sapan entrylerim var zamanında yazdığım.
unutunca kalıyor öyle.
eski yazarsa hatırlamıyor bile olabilir.
bir de, senin için yazmadıysa moralini bozma sakın, çünkü mesela ben eskiden pıtır pıtır her şeyi yazarken, artık yılda 2 entry falan yazarsam yazıyorum en fazla.

ya da her gün entry girecek olsam, yine de özel hayatımla ilgili yazmam artık.
o yüzden bu durumları kıyaslama, zamanında yazılmış bitmiş.
burukluğun sevgilinle iyi zaman geçirdikçe, eğlenip güldükçe kendiliğinden geçer.

edit:
@anais: 35+ fazla, 28-30+ daha doğru bence.

sevgilin ve sen 35+ iseniz bir üstteki yorumu dikkate alabilirsin, değilseniz alma.

abi 'karakoly' ve 'adili büro' yazmış adam ya

sahte olabilir.

karakolu ara sor varsa bi durum düşer kayıtlara yoksa hırsızlık için zemin hazırlama olabilir.

numarayı da arama sakın.

hem karakolda adli büro olur mu bilmem, emniyet müdürlüğü mü orası aldi büro olsun?

yurt dışına cenazeye gidip iki gündür haber alınamayan arkadaş ölü bulunup telefonda en son sizinle olan iletişimi görüldü ise, ifadeye çağırıyor olabilirler

Boyle not olmaz. Sahte.

sahte bence de, yanlis hatirlamiyorsam boyle ptt kagidi gibi bir kagitlar oluyor kapiya biraktiklari. uzerinde bir sayisi bilmemnesi olan, fakat e devlet sizden sorumlu polis memurunu ogrenip bunu sorabilirsiniz, bence hemen kagidi atmayin, hirsizlik mi nedir ogrenirsiniz.

bir de uyanık ol, kendini polis olarak tanıtıp, sert mert yapıp eve girip gasp, soygun yapmaya çalışaibilirler. neler neler duyuyoruz görüyoruz aklında olsun yani.

arayın sorun derim. hatta avukat arkadaşınız varsa o arasın sorsun.

Aradım bahsedilen karakolu, "Evde bulamayınca kapıya not bırakıyoruz, yarın mesai saatleri içinde gelin" dediler. Geç saatlerde aradım, telefonu açan memurun neden çağırildigim bilgisine ulasma durumu yokmuş.

son yazdigin bilgiye istinaden:
sasirtmadi, ama uzuldum, mahzun oldum. Ne dandik, ne boktan ulkede yasiyoruz ya..
Eve gelen emniyet gorevlisi boyle mi not birakir? Saka gibi..

harbi nota bak:D gercekse saka, degilse gene saka gibi.

karakola gidince "ben bunu mahallenin çocukları şaka olsun diye yazdı sanmıştım memur bey eheheh ciddiymiş meğer" falan desen ne güzel olur başına bir şey gelmeyecekse. gerçekten ciddiyse acı bir durum, her gün girdiğin binanın adını doğru yazmaktan bari aciz olma be.

polisler böyle not bırakmıyor kapıya, küçük kağıtlar var hazırlanmış onları bırakıyorlar. Siz gitmeden önce tekrar arayın karakolu

hahahah süper ya ben olsam giderken sözlük falan götürürdüm

Aradığımda soyledim zaten, notun üzerinde yazılanları da okudum (polis memurunun ismini de söyledim), "doğrudur" dedi adam.

Nota bir kalp cizmedikleri kalmış, haklısınız ama ben daha çok neden çağrılmış olabilecegimi merak ettigim için açmıştım başlığı. Başına daha önce böyle bir şey gelmiş olan var mıdır, diye.

gerçek miymiş bu? ben de merak ettim ne diye çağırmışlar.

Böyle not mu olur diyenlere istinaden, aynen bunun gibi notlar bırakıyorlar. Bana da gelmişti çok benzeri, bir kere de posta kutusuna böyle bir not atmışlardı.

Seninle ilgili bir şey değildir büyük ihtimalle, yoksa gelip alırlardı. :) Birisi seni tanık yazmıştır ve mahkeme de bulunman için tebliğ yapıp kağıt verirler ya da etrafta bir olay, hırsızlık, kavga olmuştur. Onun için ifadeye çağırırlar.

Sen git de sonra uğraşma.

Bu arada, bu raddeden sonra, öyle çok düzgün hazırlanmış bir polis notunu kapımda görürsem, kesin dolandırıcılık derim. Dolandırıcılar inandırıcılık için çoğunlukla çok daha iyi hazırlık yapıyorlar.

peki bu kağıdı arkadaş almamış olsa ne olacaktı? ne bileyim eline ulaştığına dair bir belge olması gerekmez mi? en azından ptt ile göndersinler? ben ciddiye almazdım.

Böyle not değil de beni karakoldan yelefonla aramışlardı. Askerlikten sonra bakaya nedeniyle ödediğim ceza askerlik şubesine yansımamış diye dava açmışlardı. Yani bi gözden geçirin notu yanlış daireye bırakmadılarsa. Bir de benim numaramı bulamayıp amcamı falan aramışlardı saçma sapan

Her türlü sebep olabilir. Ve evet böyle not bırakıyorlar çünkü sizin mahallenizden sorumlu bir sivil memur oluyor. adamın önüne yığıyorlar dosyaları, garibim kapı kapı dolaşıp ifade için davet ediyor.

ne olabilir konusunda fikrim yok. kavga olmuştur, biri sizi şahit göstermiştir vs her şey olabilir.

Eksisozlukteki bir entry m için şikayet gelmiş. İfade verdim.

Sonrasi icin bir gelisme oldu mu merak ettim ? Entry icerigi neyde, gercekten hakaret var mi sence ? Yazarsan biz de ayni hataya dusmeyelim.

Polisi arayıp ihbar edin net sahte

edit: yorumlara bakmamıştım oha

kasa sana zimmetli yani bu sorunun muhatabi sensin sanki.

hata varsa da yoksa da ispatlayabilmen lazim. biraz zor tabi tum hareketleri ayri bir yere kaydedip sistemle karsilastirmak gerekebilir.

yani sistemde hata oldugunu dusunuyorsam ben boyle yapardim.

Haklısın, ama insanın hata yapma olasılığı, o sisteme arada bir öyle hile sokuşturulmasından daha yüksek bir olasılık.

Bir liste ya da log varsa, üzerinden geçip bir bakabilirsin..

Biri çalmis olamaz mi? Senden baska kimse almiyor mu kasayi?

dekont veriyor musunuz?
Kamera var mı yapılan işlemleri gören?
Paraların seri numaralarını içeren fiş kesiyor musunuz?
Kasayı devredip devralırken mutabakat ve sayım yapıyor musunuz?

Bu soruların cevabı hayır ise, tespit edilemez.
Kasa tazminatı alıyorsunuzdur. O tazminat böyle hatalar için.

Evet kamera var ayrıca kasa devredilirken paralar sayılıyor ama ben o gün kasayı devrederken sayılan parayı görmedim sadece saydım verdim sorun yok aç dediler

Kasayı devralırken bakiyenin de yazdığı bir mutabakat formunu imzalıyor musunuz?

Genelde evet ama o gün bişi görmedim yada imza atmadim

Kasayi sayarak alip sayarak verdiyseniz, gun icindeki islemlere bakilarak hata siz de mi cok rahat anlasilir. 4 islem matematik bu.
Kasayi siz devrederken de sayacaksiniz, teslim alan da sayacak ve o sekilde mutabik kalip imza atacaksiniz.

Sistem bu sekilde kurulmamis ise tamamen sacma zaten.

Genelde bu tip aktarmalar (deniz aşırılar) büyük havalimanlarında olduğu için dükkan dükkan gezip sonra yemek yiyip starbucksta oturup kitap okuyarak telefon kullanarak rahat zaman geçirirsin.

benim için çok sıkıcı bir şey. dönüşümde saçma sapan rötarlar ile 2 günde trye dönemedim. hava alanları büyük ve alışveriş yerleri var. bir powerbank ve bir telefonla zaman geçiyor ne yazık ki.

Bir keresinde uçak arızalandığı için 6 saat Wahsington'da beklemiştim. Üstelik gece geç vakit olduğu için sanırım dükkanlar kapanmıştı. Sıkıldım tabii ama o kadar fiyat farkına beklenmeyecek bir şey değil. Elinde telefon, bilgisayar vs. olduğu sürece o vakit geçiyor. Önerim bekleyeceksen ve netflix'in varsa telefona ya da bilgisayara izleyeceğin film ya da dizileri depola. Açar onları izlersin.

kalmak için yeterince zamanın varsa gittiğinde aktarmalı gidebilirsin.

yani atıyorum toplam 7 günün var 2sini yolda geçirmek saçma olur, ama 2 hafta gibi vaktin varsa bol aktarmalı git.

ben paris aktarmalı gitmiştim 3 saat gibi bi aktarma süresi vardı galiba çok hızlı geçmişti.

Hava alanına göre değişiyor.zürih aktarmalı uçtuğumda 10 saat bekleme süresi,akşam vaktine denk gelmişti, bekleme koltuklarına bir güzel yayılıp uyumuştum,sabah uyandığımda kahve,kahvaltı,sigara içme,dükkanları dolaşma derken vakit baya çabuk geçmişti.toronto aktarmalı uçtuğumda berbattı,7saat bekleme süresi çok zor geçmişti, koltukların arasına kol koydukları için,uzanıp yatmak mümkün olmamıştı tabi :( sıkıcı ve baya soğuk bir hava alanıydı.frankfurt aktarmalı uçtuğumda da memnun kalmıştım baya.aktarmalı uçuşları tercih ediyorum her zaman, daha hesaplı, bekleme süresinde yapacak fazlasıyla şey var uyku,mağazaları gezme, kahve içme,yemek yeme,kitap okuma,internette vakit geçirme vs.

bekleme yapacagin havaalanindaki lounge'lara bak, hangisinin yatma uzanma yeri varmis? Ver 40-50 usd, gir orada ye iç uyu.

Sahsen ben ucus suresi (bekleme dahil) 16 saati gecerse, o bileti almiyorum, cunku vucut kaldirmiyor. Ama gencsindir, demir gibisindir, dayanirsin. Bunyeden bunyeye degisir.

aktarmada zaman gecer. pek cok yere aktarmasiz gitmek soz konusu da degildir.

zamaniniz cok kiymetli degilse (misal, gidip derhal calismaya baslayacaksiniz, musabakaya cikacaksiniz, toplantiya gireceksiniz, vesair), engel olabilecek bir saglik kosulunuz yoksa, ailevi durumunuz sorun olmuyorsa (kucuk cocuklarla aktarma cok sancili olabilir) aktarmali ucmak onerilir.

12 saat beklediginizi dusunun. bu, bir sonraki gunun de yorgunluktan nekahetle gecegine isaret eder. aradaki fiyat farkini goz onune aldiginizda, iki gunde 1,500 2,500 tl civari bir parayi kazanabilir misiniz dogrudan uctugunuz takdirde?

11 saat beklemişliğim var, dedikleri gibi gece vaktiyse zaten sessizlikte rahat uyunuyor, sonrası da dizi vs geçiyor. Çok büyük fiyat farkı olduğu için bence değer.

her ay kirayı öderken kira ödemesi olarak seçmek suretiyle yatırabilir. elden de alıp bir şey imzalayabilirsiniz.
kira ödemesi gelir vergisine tabi. mart ayında vergi dairesine gidip (ya da inernetten) aldığınız geliri söyleyip borcunuzu hesaplatıp vergisini ödersiniz.

ben hep sahibinden.com'dan kiraya verdim. seciyorsunuz kiracilari, duzenli isi olan, halim selim insanlari tercih ediyorsunuz. Insanlar ne is yaptiklari konusunda cok durust de olmayabilir, insanlari cozmek lazim.
Polise savciya falan ev vermek cok risklidir. (Basima geldi, adam kira odemeyip, tehdit ediyor) Keza galerici, pavyoncu, eglence sektorunde calisan insanlar risklidir. Bunlar benim gozlemlerim.

Sahibinden.com ile onlarca kez kiracı buldum, sadece oraya ilan vermeniz yeterli. Zaten bölgede çalışan bütün emlakcılar ilandan seni arayıp çalışmak istediğini söyler, müşteri bulduğunda getirebileceğini ama sadece ona yetki vermeyeceğinizi söyleyin.

Düzgün kiracıya denk gelmek gerçekten şans işi, iyice tanıyın, konuşun, ne iş yaptığını daha önce nerede oturduğunu vs kibarca öğrenin.

Kira ve depozito için sıkı pazarlık yapan kişi kirasını düzenli ödemeye niyetli kişidir, bir görüşte tamam tutuyorum diyen ve pazarlık yapmayanlardan uzak durun.

Ciddi kiracı pazarlık yapar, gündüz kendi baktıysa akşam eşini getirir gösterir vs.

okul degistirdiginde ya da bir ise girdiginde, ya da is degistirdiginde yeni arkadas cevrelerin olur. bu arkadaslara mesafe koy tabii. hepimizin arkadas cevreleri degisiyor. 10 yil once cok iyi oldugumuz biri bugun genelde ayni yakinlikta degil.

Benim sevgili yapmaya ihtiyacım var sanırım, daha çok duygusal bir boşluk içgüdüsel bir sıkıntı gibi bendeki, ama daha önce hiç kız arkadaşım olmadı, sevgilim diyip beraber nefes alıp verebildiğim birinin eksikliği belkide beni yiyip bitiriyor.

bana hayatından tamamen çıkardığında pişman olup özleyeceğin biriymiş gibi geldi. arayı açabilirsin ama şu an en yakın dostum dediğin kişiyi hayatından çıkartma.

çevreyi geliştirmek, yeni insanlarla zaman geçirebilmek çok iyi tabi ama var olan çevreyi de yıkma derim. her gün görüşmezsin ama darlandığında arayacağın kadar bir ilişkin olsun derim yine de.

hocam nokta diye bir şey var, paragraf var. okurken nefessiz kalıp bayıldığımdan oksijen gitmiyor şu an beynime.

işe yaramayanı hayatından çıkar, kimse kimseyle zorla arkadaş olmuyor.

Ben öyleleriyle mesafe koyuyorum arama mümkünse de tüm iletişimi kesiyorum. En son okulda sürekli birlikte takıldığım ve mezuniyetten sonra da sürekli iletişim içinde olduğum kafa dengi arkadaşımla artık çekilmez duruma gelen trol muhabbetlerinden dolayı tüm iletişimi kestim. Ondan başka yakın olduğum arkadaşım kalmadı yalnız kaldım ama pişman değilim yine olsa yine yaparım. Canınızı sıkıyorsa şutlayın gitsin, kimse sizden üstün değil.

Bizde herkesin parası ayrı. Buyuk ortak harcamalara beraber giriyoruz. Birinin parasi azalinca digeri harcama yapiyor, bir yere gidince bir o oduyor bir ben oduyorum. Kanka gibiymis bizim ekonomi.

prole +1

herkesin parası kendisinde. Daimi büyük harcamaları böldük işte kira ve aidatı düzenli ben takip ediyorum, eşimden faturalara otomatik ödeme var.

Dışarıda bişi yenip içilince bir o bir ben ödüyoruz. Büyük masraflar (250*300 lira üzeri) birbirimizi bilgilendiriyoruz şöyle bişi alıyorum haberin olsun diye.

eşim daha yoğun çalıştığından onun harcamaları daha az oluyor. onda para birikiyor doğal olarak. Ben daha esnek çalıştığımdan dolayı benim masraflar ucu ucuna yetiyor, genelde mutfak alışverişini de benim yapma fırsatım oluyor.

Özetle kanka-ev arkadaşı arası bir yaşam formumuz var. doğal akışına bırakıyoruz. yeteri kadar dert varken birde harcama çetelesi tutmak zor olur.

paramı paylaşamayacağım insanla aynı hayatı da paylaşamam. bütün param eşimde duruyor diyebilirim.

dolayısıyla hesaplarımız aynı. ama artık kredi skoru denen nane yüzünden ayrı hesaplar tutuyoruz ayrı harcamalar yapıyoruz.

bu sayede 1 senede sıfır kredi skorundan en üstün bir altına geldik seviye olarak. mükemmelin altı çok iyi yani. sıfırdan başlandığı düşünüldüğünde bir maşallah alırım.

@ozdek onun bütün parası neden sizde değil o sizinle parasını paylaşamıyor mu gibi bir soru sorma gereği duydum ilk cümleniz yüzünden.

@sanguine mcqaer
evet yazıda öyle gibi algılanıyor. :) tersi de doğru. ortak hesap diye bişi var tavsiye ederim. en temizi o.

ben parayi karima veririm, kendime harclik ayiririm. para ile ugrasma, fatura odeme vs. hoslanmadigim icin bastan boyle yaptik.

Her sey ortak.Tum kredi kartlarimiz benim hesabima bagli.Esim de benim kredi kartimi kullaniyor.Kredi kartlarimiz ayni zamanda ATM karti olarak tanimli oldugundan vadesiz hesabima koydugum bir miktar parayi gerekli acil durumlarda ortak kullanabiliyoruz.Ortak butce yoksa bence olasi bir bosanma durumu surekli akildadir buna uygun pozisyon aliniyordur

İkimizin de kendi maaş hesabı ve bu hesaba bağlı kredi kartları var. Her maaş gününde kart borçlarını, kirayı, vs. ödeyip, kendimize harçlık ayırdıktan sonra döviz alacaksak benim hesabımdan, altın alacaksak eşimin hesabından alıyoruz birikim için.

ortak harcamalar için bir havuz oluşturduk faturaları bölüştük. Gerisi kendimize kalmış ancak bi tarafın parası biterse diğer taraf destek oluyor. Bu şekilde kimin ne aldığına kimse karışmamış oluyor.

eşim bana her ay belli bir miktar gönderiyor, bunu birikim havuzuna atıp şu kadardı, bu kadar yolladın bu kadar oldu toplam birikim diyorum.

o kirayı ödüyor, ben de faturaları ödeyip alışverişi yapıyorum. + dışarda yemek falan yersek onu ödüyorum. başabaş hemen hemen. üçün beşin hesabını yapmıyoruz kim eksik kim fazla gibi.

mesela bu ay birine ev hediyesi almamız gerekti 400 lira, onu da ortak birikim hesabından düşüp şu kadardı bu kadar düştüm diye ayrıca bilgilendiriyorum.

kendi hesabımızda kalan meblalardan kendimiz sorumluyuz, zaten düzenli birikim yaptığımız müddetçe sıkıntı olmuyor. O ne kadar koyuyorsa ben de aynısını koyuyorum.

Çok şey. Yoğurt kültürünün içerdiği bakteri türü. Evet temelde iki bakteri olsa da markalar farklı özellikte alt türler de ekliyor kültür içine. Sütün yağ oranı da kısmen etkiler. Yoğurdun markete gelirken çok sarsılması bile etkiler. Sütün homojenize olup olmaması etkiler. Ev yoğurtları o yüzden daha suludur. Maya miktarı da önemli. Az maya daha kıvamsız kalır. Böyle.

Biz evde tefalin makinesiyle süzme yapıyoruz. Bol maya, biraz tuz, biraz şeker ekleyerek 12 saat kadar makinede tutup süzme şekline getirip dolaba atıyoruz tadından yenmiyor. Maya miktarı etkiliyor hakikaten.
Evde bebek için krem peynir de yapmaya başladım aynı sistemle ama her gün bir şişe günlük süt almaktan batacağız sanırım :)

acilin yogurt uzmaniyim!
yogurt bakterileri ayni, yani maya cok etkilemiyor.
ama sutun niteligi etkiliyor. ne kadar iyi sut, o kadar iyi yogurt formulu var.
yogurtun sulu ya da yogun olmasi su miktari ile ilgili, sulu yogurdu guzelce suzerseniz, o da yogun olur.

arkadaslara duzeltme: evde dondurma kadar kalipli yogurt yapiyorum, ev yogurdu sulu olacak diye bir sey yok. Ayrica az maya olsa bile, mayalanma suresi uzatilarak ayni yogurt elde edilir.

endustriyel yogurtlar sut tozu ve toz maya ile ve bilesenleri sabit oranda karistirarak elde edilir. Sut tozu cogu insanin dusundugu kadar kotu bir sey degil, sutun kuru maddesidir. Ama icinde bazi koruyucu maddeler var tabii.

marketten alınanlarda aynı olma sebebini @ebabil curnatasi +1 anlatmış. ev yapımı mayalarda maya, sütün kalitesi vs. önemli. biz mayamızı notundan mayalıyoruz. 7 8 kere yoğurda dönüşene kadar mayalıyoruz. uzun bir süreç emek ister.

yani genel olarak ayni malzemeyi iceren yiyecek maddelerinin tadinin/kivaminin farkli olmasi yeni bir sey degil aslinda.

Peki markalı sütler 7 liradan aşağı değilken, market sütleri nasıl 3.5 lira olabiliyor. Bu kadar fiyat farkının sebebi ne? Ateistler bunu da açıklasın.

annem komşudan alıyor sütü; sağıp getiriyor taze ve doğal yağıyla. maya da hep bu sütten yapılan yoğurdun aynı mayası. ama bazen diyor ki çok güzel tuttu, bazen de sulu olmuş diyor. maya miktarı-sütün sıcaklığı vs. her şey etkileyebiliyor kıvamı.

Veteriner değilim fakat sektörden cok tanidigim var, diyebilecegim cok da elzem değil. Yaptirdiniz diye bir sey olmaz onu soruyorsaniz.

Yaptırdım doye korkuyorum. Cani yanar mi diye aşı agir gelir mi diye..

Hayir hayir korkacak bir sey yok. Yaptirmayin diyen insanların oyle demelerinin sebebi, veterinerlerin butun asilari gerekli gereksi demeyip para almak icin yapmasi. Periyodik asi olarak yapiyorlar bunu. Bir sey olmaz korkmayin, tekrar yaptirmazsiniz olur
Veterinerinize de soyleyin ben losemi yaptirmak istemiyorum diye.

Dişi kedi yavrulayacaksa yaptır. Opsiyonel bir aşı ama doğum yapacak dişilere öneriliyor. İstatistiksel olarak doğum yapan dişilerde görülme sıklığı nedeniyle öneriliyor diye biliyorum.

evden cikmayan bir kedi ise, hicbir asiyi yaptirmana gerek yok. bunlar veterinerlerin kazanc kapisi. 25 yildir cok sayida kedi bakmis biri olarak soyluyorum.

uretimde muhendis olarak calisacaksan, soyledigin sey mantikli olabilir. firma ne kadar guvenilir bir yer, ona da bagli..

EE muhendisi olarak ITci olarak da is bulabilirsin. O zaman dogrudan beyaz yaka olursun.

gerçekten işi öğrenmeni sağlayacaksa kabul et ama süreyi baştan belirt

mantıklı geldi. gerçekten işi başka türlü öğrenemezsin

Hocam soyle yapin anlasmayi.Seni yetistirmek uzere muhendis kadrosuna alsin ama ilk 3-5 ay mavi yakalarla daha icli disli calis.Mavi yaka kadrosuna girmek o diplamanin hakki degil.Bircok firma yetistirilmek uzere muhendis aliyor muhendis kadrosuna.Bunlardan zaten ilk 3-5 ay kimse bir sey beklemiyor ama kimse de bunlari mavi yaka kadrosuna alalim demiyor.Bence patronun cakallik yapiyor.Sevmedim bu gorusu

+1 turkuaz

Bir defa mavi yaka kadrosuna girdiniz mi oradan yırtılmanız zor olur. Adamın ağzına bakacaksınız - kadromu değiştir diye.
Olay şu, kurumsal firmaların maaş skalaları vardır. Mühendis adamı bir minimum ücretten çalıştırmak zorunda ama sana o ücreti vermek istemiyor. Daha sonra diyerek öteliyor. Sonra buraya yazarsınız, benden sonra girdi ama benden çok kazanıyor. O da mühendis ben de diye. İşte bunlar hep çakallık.

"Bu satin ama daha sonra Geely’nin küresel rekabet gücüne olumlu katki saglamistir." diyor. Prove instrumental: yararli oldugunu ispatlamak anlaminda. Ama ceviri yukaridaki gibi olur, o kalibi 1-1 cevirmemek daha iyi.

instrumentalın buradaki anlamı bana göre:

serving as a crucial means, agent, or tool
www.merriam-webster.com

yani küresel rekabet gücüne ulaşmasında büyük katkı sağlamıştır, ya da anahtar rolü oynamıştır anlamınd bence.

"lakin sozlukkte ve bu mecrada olan nisbeten A ve B kategorisinden olan, az cok okumus yazmis belli bir bilgi/birikim/kultur sahibi insan neden ve nasil olurda oturup ciddi ciddi Survivor, Masterchef, Yemekteyiz, O Ses Turkiye ve adini sanini bilmedigim nice baska yarisma mi neyse ne idugu belirsiz seyi niye izler?"

A/B kategorisinde insanların bu yapımları izlediği verisine nasıl ulaştınız mesela? tanıdığınız ve A/B kategorisinde olduğunu düşündüğünüz 10 kişi bu yapımları mı izliyor?

yani A ve B den kastim , bircogunun universite mezunu ya da ogrencisi oldugunu dusundugum sozluk ahalisi ve bircogunu tanudigim plaza insanlari..
yani okuma yazma bilen herhangi birinin bile bunlari izlemesi bana cok sacma geliyor, tipki biraz tefekkur etme potansiyeline sahip bir insanin bir tanriya inanmasini anlayamadigim gibi, o baska bir mesel gerci..

hangi bahaneyi kabul edersiniz peki? söyleyin onu sunalım.

yıldırdınız ya yeminle. canımız öyle istiyor ondan izliyoruz.

aynen öyle, katılıyorum dediklerine. kafa dağıtmanın da bir adabı var, önce kafaya bakarım kafa mı diye, sonra dağıtmaya bakarım dağtokdfsdg

kimsenin ne izlediğine kimse karışamaz lakin harbiden de acun'a düşecek kadar bir sürü kabul edilebilir saçma şey var bu hayatta ya... bilemiyorum, anlam veremiyorum...

@anarsika, bahane aramiyorum, sebep ya da mantik ariyorum diyelim

Sozluk tayfa A ve B mi oluyor :)
Bence kafanızdaki sınıflandırmalarda sorun var.

@thelollok, classifikasyona cok takilmayalim, bir sekilde murekkep yakamis insanlar toplulugunu belirtmeye calisiyorum, isteyen istedigi sekilde ayirsin, mesele o degil, insaat/konfeksiyon iscisi ile agri cecen universitesi de olsa master yapan iki kisiyi ayirmak icin diyorum bunu

valla ben dayanamıyorum. televizyonla hiç alakam yok ama arada denk gelirse bu tip şeyler hızlı hızlı geçiyorum.
bu tip hafif tabirli şeyler ortalamaya hitap ettiği için seviliyor sanırım. izleyene bişey demiyorum ama benim zerre ilgimi çekmiyor.

ben de hiç anlamıyorum valla. bir kere bile oturup izlemiş değilim hiçbir programını. hiç de ilgimi çekmiyor hiçbiri, heyecanlı da gelmiyor. zaten hepsinde de reyting için salak salak tipler dolu.

Masterchef'i yurtdisi versiyonunu ve O Ses Turkiye'yi ilk ciktiklarinda 5-6 bolum izledim ve cok zevk aldim. Cunku bunlar cok basarili TV eglenceleri. bilgi/birikim/kultur anlaminda bu ulkenin onbinde 1'lik diliminde yer aldigimi da soyleyeyim.
Bunlar ne idugu belirsiz degil, bizi insanlara, kulturel zenginliklere yakinlastiran, siradan insanlarin hayatini olumlu etkilemis guzel produksiyonlar. Yurtdisi versiyonlari hele daha da canavar.
Survivor'dan cesitli nedenlerle hoslanmadim, bu yuzden izlemedim. Yemekteyiz'e denk gelmedim, bilmiyorum.
Ozetle bunlar bosuna seyler degil. Tespitin yanlis.

Cehalet, eğitimsizlik, kültürsüzlük, kalitesizlik, varosluk.

Uzar da gider. Memleket neden bu halede zannediyorsun. TV çöp olmuş. Bu sayede boş beleş insanlar zengin oluyor.

masterchef'in başlarında bayağı bir kalabalık vardı ve saçma sapan bir iki adam yüzünden izlemedik. daha sonra yarışmacı sayısı 6/7'ye düşünce izlemeye başladık ve yemek yapma seviyesi sucuklu yumurta olan beni bile yemek yapma konusunda heveslendirdi ve az da olsa bir yemek bilgisi kattı.

yani çemberden şov yapmak için gelen dangalakları çıkardığınız da orada şef olarak bir seviyeye gelmiş insanlardan bir şeyler öğrenebiliyorsunuz.

tabii bu survivor da pek mümkün değil. o ses için de jüri de tarzını beğendiğiniz birisi yok ise sadece eğlenmek için izlenen bir şeye dönüşüyor.

ayrıca ve bence survivor gibi şeyleri en çok da plaza da çalışırken anası ağlamış insanlar izliyor. gün içerisinde yeterince beynini yormuş ve eve geldiğinde pelteye dönmüş bir insan sadece izlemek için izliyor. sadece çalışmak da değil. trafik ve insanlar çok yorucular ve survivor gibi şeyler de bir nevi kaçamak oluyor.

bir de insanları izledikleri, dinledikleri üzerinden seviyelendirmenin modasının da cnbc-e ile birlikte tarihe karışmış olaması gerekmez mi?

survivor amerikada da en çok izlenen programdı. bunu anlamak için sorgulamadan izlemen lazım. ben izlemiyorum ancak mutluluğun formülü çok açık. Hükümetteki partiye oy ver, Şampiyon takımı tut, aspor izle ahaber izle acun izle. sorgulamak pişmanlıktır, mutsuzluktur. survivorda da ünlüleri tut ki hep kazan.

insanlar tüm gün iş, hayat stresinden sıkılıyor ve düşünmeyi gerektirmeyecek işler yapmak istiyorlar. bu programlar da ona yarıyor. düşündürmemeye.

metroda insanların oynadığı oyunlara bakıyorum. candy crush ya da dengi oyunlar oynuyorlar. bu oyunların ortak özellikleri zamanı hızlı geçirmek.

bahsettiğiniz tv programları da böyle. zaman hızlı geçsin de, nasıl geçerse geçsin.

"bilgi/birikim/kultur anlaminda bu ulkenin onbinde 1'lik diliminde yer aldigimi da soyleyeyim."

hahahahhahaha :D ulan :D kahkaha attım ya

soruya gelecek olursak ekşi'nin sık takıldığım 2004 yılındaki haliyle hiçbir alakası yok. şimdiki hali gerizekalı sürüsü olduğu için survivor başlıkları da futbol başlıkları da çok normal

(bkz: edip yüksel)

Keşke kendisinde ulaşabilsek de ilk başta senden uzaklaştırabilsek. Gerisi zaten kolay.

Twitter'daki ve youtube'daki Evrim Agaci sayfasini takip etsin :D

@anatomik: anlamadım

Ne kadar elestirsem de diyanet kaynakları diğer oluşumlara göre daha iyi. YouTube da kanalının videoları da var. Diyanet tv. Gelip burda diyanet in verdiği şu fetvayı oku filan diye kimse çemkirmesin. Yukarıdaki bazı cevaplarda fake zaten belli.

öyle görülüyor ki, genç arkadaşın sorgulamasından onun kadar olmasa da siz de rahatsızsınız.
şahsi fikrim, endişelenecek bir şey olmadığı yönündedir; zira bu tip kafa karışıklıkları işleyen bir zihnin göstergesidir.
ayrıca en "kötü" ne olabilir? olsa, olsa semavi dinleri takip etmeyi bırakır ki bu da bir kişinin en doğal hakkıdır.
metafik konularında şahıslar serbest olmalıdırlar! hele, hele gençlere bizim inandığımız şeylere inanmama hakkını tanımamız gerekmektedir. en arifler bile mutlak bilgiye sahip değilken biz gariban ölümlüler, nasıl olur da kendi inanç ve görüşlerimizin mutlak doğru olduğunu iddia edebilir ve onları genç dimağlara dayatabiliriz?
her neyse... video istemişsiniz, o vakit şunu öneriyorum size ve genç arkadaşımıza:
(git: www.youtube.com

öğretmenin öğrencisine müfredat harici dini ile ilgili bir kaynak bulmasını/yol göstermesini doğru bulmuyorum. ne yaparsanız yapın kendi görüşleriniz doğrultusunda kaynaklar vereceksiniz çünkü. siz ne derece bilgi sahibisiniz ki ona kaynak önerebilecek seviyede görüyorsunuz böyle kritik bir meselede? o yaşlarda sizin önerdiğinize sorgulamadan gidebilecek bir sürü genç var. konumunuz dolayısıyla uzak durmalısınız bu meselelerden. nasıl ki dindar bir aile ateist bir öğretmenin kendi fikirlerini empoze etmesine hoşnut kalmayacaksa, sizin de "öğretmen" olarak alanınız olmayan böyle ince bir meseleye müdahale etmemeniz gerekiyor. nasıl araştırıyorsan araştır düzgün bir şekilde araştır diye tavsiye vermekten ötesi size düşmez inanç meselesinde.

bu meseleyi iki yönlü düşünmelisiniz. sizin vereceğiniz kaynaklardan dolayı sorgulamadan sizin istediğiniz yöne de kayabilir, sizin önerdiğiniz kaynakların yetersizliğinden durduk yere tam aksi yöne de gidebilir.

her insan kendi dini doğrusunu kendi çabalarıyla bulmalı. bugün bulamaz ise 10 yıl sonra bulur ancak bulur. kısacası "not your business mate"

Ya ne alakasi var? Bu ne çeşit bir önyargı? Ben deistim. Çevresinde dine mesafeli olan yalnızca ben olduğum için benden yardım istedi.

Ben dini sorgulamadan yok sayan biriyim, dolayısıyla zaten hangi kaynağa yönelmesi gerektiğini bilmiyorum. O yüzden sordum. Tövbe tovbe.

Sorgulamasindan gayet memnunum. Rahatlasin dediğim, doğru kaynaklara ulaşıp sorularına cevap bulup biraz huzur bulması. Bilal'e anlatır gibi anlattim, anlayın artık.

efe aydal - kırmızı hap bölüm 1 www.youtube.com

efe aydal - kırmızı hap bölüm 3 www.youtube.com

bunlarla başlangıç yapsın. karşı argümanlar için caner taslaman videoları izlesin. bu şekilde münazara seyreder gibi her iki tarafı dinleyerek fikir edinebilir. ikinci aşamada turan dursun - din bu serisini okuyabilir. yabancı kaynaklar da söylerim ama yaşına ağır gelir. belki sonra.

öyle cübbeli gibi şeriatçı ve edip yüksel gibi bölücü sempatizanı ateist tiplerden uzak dursun.

Bir de Neil Degrasse Tyson'in Cosmos belgeseli var.
Dinle hicbir alakasi yok ama ben ne kadar bilimle veya tarihle ilgili video izlediysem veya kitap okuduysam dünyanin gelisimi, insanligin ilerleyisi hakkindaki her seye kafamdaki sorularin cevabini buldugum icin dinden uzaklastim. Mistik bir tavir, düsünceden öteye yorum yapamiyorum dinle ilgili. Kitap okumayi ve sorgulamayi seven bir insan olarak birkac önerim olabilir.

1) 21. Yüzyil icin 21 soru - Yuval Noah Harari (Hatta bunda dinle ilgili bir kisim var, SAHANE)
2) Sapiens - Yuval Noah Harari
3) Homo Deus - Yuval Noah Harari
4) Uluslarin Düsüsü - Daron Acemoglu
5) Tüfek Mikrop ve Celik - Jared Diamond

mehmet okuyan

Eski öğrencim, derslerine girmiyorum artık. Velisi sikayet edemez @r evolution

Bir ogretmen cocugu olarak ben de asla din topuna girme diyorum. Eski ogrencin olmasi sikayet edememe hakkinu dogurmaz ki kanunen. Kendi de arastirarak bulabilir bosver.

Ben ona Efe Aydal'i Yuval Harari'yi de, burada tavsiye edilen ilahiyatcilari da söyledim. Zaten "Allah yok, saçmalama zaaxd" gibi bir tutumum yok. Sorgulamasının doğal olduğunu ve neye karar verirse versin yanında olduğumu söyledim. Ailesi bu koşullarda şikayet edecekse buyursun, ogrencime yardımcı olmak benim için daha önemli.

ben ihsan eliacık'ın bakış tarzını beğeniyorum daha çok.

Ne yapmaya çalışıyorsunuz, inandırmaya mı?
Din öğretmeni misiniz?
Anlaşılmıyor da duyurunuzdan...

Dr. Zakir Naik
Bir tane örnek de bırakayım

m.youtube.com

kurani kerim (turkce meali)

okuduktan sonra dinden ciktim.

Tüm fikirlere açık olsun ama, Caner taslaman, emre dorman, mehmet okuyan, edip yüksel gibi düşünürleri izleyip dinlemeden karar vermesin.

richard dawkins de okumasını arada tavsiye edebilirsiniz. biraz ondan biraz öbüründen, farklı görüşler, zıt fikirleri okusun ki, kendi fikri oluşsun.

Kafanin allak bullak olmasi maalesef buyuk oranda dinin icerisindeki korku ogelerinden kaynaklaniyor. Korkularinin uzerine gitsin. Sadece dini degil genel olarak sorgulasin ve sorgulamanin degerini bilsin. Videolari bosversin, kaynak olarak kitap okusun. Mumkun mertebe birincil kaynaklari okusun.

Caner taslaman

ogrenciniz dini sorgulamakla cok dogal ve guzel bir sey yapmis. din zaten sorgulanmasi gereken bir seydir. bir seyi bilmeyi inanmaya tercih etmelidir.
olgulastikca ilk duydugu huzursuzluktan eser kalmayacak.

americano - sen sabastian cheesecake
aericano - hafif alkollu tiramisu

Kesinlikle cheesecake ilk sırada. Bu aralar San Sebastian Cheesecake'i de çok seviyorum. Ama herkes güzel yapamıyor.

İkinci sırada Browni geliyor. Starbucks'ta browni var. Bunu fırına atıp ısıtıyorlar. Filtre kahve ile çok iyi gidiyor.

Bazen kahvaltıda kahve yapıyorum. O da çok iyi oluyor açıkçası. Ama çayı da çok severim.

filtre kahve ile herşeyi yiyebilirim. kavurmalı tosttan, deniz tuzlu karamelli çikolataya kadar. filtre ve türk kahvesi dışında kahve içmiyorum pek.

Filtre kahve yanına ev yapımı banana bread.

sade filtre kahve - muz

türk kahvesi - kuru incir

kendimi şımartmak istediğimde de kahve dünyası sütlü gofrik ya da saint sebastian çizkeyk.

hepsiyle cookie iyi gidiyor.

yedigimiz degil elbette, kahve ile guzel bir sigara ya da puro cok iyi gidiyor.

kavrulmus fistik deneyin. kahvenin icindeki tum lezzet ortaya cikiyor. bir de tatli kornison da super.

Badem ve ceviz hem yakisiyor hem de saglikli atistirmalik oluyor.
Onun disinda cikolataya her zaman acigim.

Pastalar evet sert (espresso, americano, filtre kahve) kahvelerle okey ama latte ya da flat white gibi bol sutlulerle tercih etmem.

kurutulmuş incir (fazla değil ama az), hurma, fındık

menu mu yapacaksiniz?
kahve ile gelen tarcinli minik kurabiyeleri cok severim.
cappuccino ve havuclu kek (yumusak islak bir kivam) guzel gidiyor.

burçak.

bitter çikolata, eti negro

Türk kahvesi ve gül lokumu

torku'nun çikolotası var hindistan cevizli ama çok şekerli olduğu için pek güvenemiyorum lakin tadı pek hoş. miniki

Cheesecake, off agzim sulandi su an :D

"Azmettim liseyi 2,5 yilda bitirdim" demissin ya. Ustelik 2 defa sinifta kaldikta sonra. Bana sorarsan universiteyi kazanman bundan daha zor degil. Belli ki bunu yapabilecek gucun, kapasiten var icinde. Seni seven, kollayan birilerinden destek iste, seni calismaya motive etsin, kontrol etsin. Yakininda olan var mi oyle biri?

İngilizce öğretmenliği için sadece yabancı dil sınavını değil İngilizce sınavını da iyi getirmek zorundasınız çünkü herkes dil sınavında iyi yapıyor. Bir de istanbulda okumak istediğimizi söylemişsiniz puanları daha yüksektir diye tahmin ediyorum. YouTube'da bir sürü kişi var ders anlatan onlara bakın.

Bugün kalkıp ders çalışmazsanız yarın sanayiye dönmek zorunda kalacaksınız. Aşağı yukarı hayatınız boyunca su an hissettiğiniz gibi hissedeceksiniz. Kalkıp ders çalışırsanız da üniversite ortamını görüp yeni arkadaşlar edineceksiniz. Bu öğretmenliğin ataması da yüksek ayrıca mesleğinizi de hemen elinize alabilirsiniz. Evet kalkıp sınava çalışmak acayip zor bir şey ama daha iyi bir seçeneğiniz olduğunu düşünmüyorum.

para var mi? kursa yazilabilir misin?

sinava kadar disini sikip sonrasinda acisini cikarmak, sinava kadar depresyon modunda takilip sinavdan sonra daha da depresif olmaktan iyidir. daha once yapan gene yapar. ama kursa git mutlaka. kizlarla yazisacaksan da yabanci kizlarla yazis, faydasi olsun bari.

Selamlar,
Aynı anda birçok şeyi değiştirmeye çalışıyorsunuz, örneğin sigarayı bırakmak bile başlı başıma bir stress, hele de 2 paket içen birisi için. Sigarayı bırakma klinikleri var, oradan destek alın.
Uyku düzeni de alışkanlık. Sabah 7'ye kadara oturan birinin birden akşam 10'da yatmaya çalışması çok kolay değil. Uyku düzeni için temel olarak kalkış saatinizi düzenlemeniz başlıyor, bir süre aynı saatte kalkınca uykuya dalma saatiniz düzelecektir.
İngilzce öğretmenliği için İngilizce'niz yeterli mi? Tek sıkıntı matematik vs mi?

Aynı anda çok fazla konuda değişiklik yapmak istiyorsunuz, henüz istediğiniz kadar yol alamadığınız için de motivasyonunuz düşmüş. Ben olsam, en başta uyku düzeni üzerinde çalışırım.

Bunun yanında, düzenli olarak danışabileceğiniz birilerinden destek alın.

Herkese çok teşekkür ederim. Maalesef dershaneye gidecek durumum yok. Efx teşekkür ederim. Sanırım bu doğru. Aynı anda birçok şeyi değiştirmek istediğim için başaramıyorum sanırım. Bir an önce kendimi toparlamaya çalışacağım.

@efx'in dediği gibi irademiz maalesef sınırlı. beden gücümüz olsa dahi zihin reddediyor daha fazla sorumluluk almayı. gerçi eğitilebilinirmiş. zamanla daha iyi olacaksınız şimdiden koyvermeyin.

bilmedigin bir sey degil, ama calisacaksin kardes :)
bir de hayat bir yaris degil, "bu dongu bana sayisiz sey kaybettirdi" diye dusunme. Ne kaybettin, baskasi ne kazandi? Bunlara hic takilma. Kimse ile kiyaslama kendini, bu sende ekstra bir endise yaratir, bazen bu da insani eylemden alikoyar.

Odaklanma sorunun varsa, psikiyatrist ilac verebilir ve onlarin hakikaten faydasi olabilir. AHDH hastaligin olmasin? Ritalin benzeri ilaclarin faydasi olabilir.

@ebabil curnatasi kesinlikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olabilir. bu tür psikolojik rahatsızlıkları çok okurum ama buna pek denk gelmemiştim ya da adından dolayı küçümsemiş olabilirim. şimdi sözlükte şükela modunda okuyunca resmen kendimi gördüm yemin ederim. gerçi aynı şekilde bu rahatsızlıklar çoğunlukla birbirine yakın ama gerçekten cuk diye oturdu. sadece unutkanlık kısmında problem var, aksine ben kolay kolay unutmam bir şeyi. unutmaktan ziyade hep ertelerim ve çok ama çok büyük ihtimalle o iş zamanında yapılmamış olur. bu haliyle bakınca unuttuğum da söylenebilir belki. acaba hayatımda ilk defa psikiyatriste gitsem mi?

adhd konusunda bir dakika bile durmadan bir doktora başvur, bunu senin yaşlarında bir adhd'li olarak söylüyorum.
ancak gideceğin doktoru çok iyi seç zifa yetişkin adhd konusunda bilgili doktor sayısı oldukça az.

sakın bekleme, mutlaka doktora git

@velhasilkelam var mı bi isim tavsiyesi?

soru ilk etapta saçma geliyor farkındayım.

güzel / seksi kadınlar daha fazla talep görür çevresinden. bu artan talep / istek oranı acaba aldatma olasılığını da yukarıya çekiyor mu çekmiyor mu?

aldatip aldatmamak kisi degil de, iliskinin baglaminda degerlendirilmesi gereken konu.
kisisel tecrubem: guzelligin bu konu ile pek ilgisi yok. cevap hayir.

Şimdi kısaca açıklamaya çalışayım:
Kanunkoyucu dedi ki; bak kardeşim, millet işe mişe başvuruyor, ya da aktif olarak şirketinizde yanınızda falan çalışıyor, ot bok ne bilgisi varsa alıyosunuz. Bunlardan elinizde sadece sizin için önemli olanı tutun, onu da öyle süresiz değil, belli süreyle tutun. Bunun denetimini sağlamak için de Ankara'da bi kurul kuruyorum. Şu tarihte de bu sisteme geçmek zorunlu, çalışanlarınızın bilgilerini verbise işleyin, işlemezseniz de cezalar yolda, dedi.

Fakat Türklerde şu vardır, bi ceza kesilmediği sürece önemsenmez. Epey süredir süre biteceği zamanlarda uzatıyorlar. Aralık ayında da aynı şekilde oldu ve uzatıldı. Fakat 2020'nin sonunda tam anlamıyla geçileceği, artık uzatılmayacağı konuşuluyor.

Peki ne yapılması gerekiyor?
Aslında konu tamamen hukukçuların işi. Bu işi yapması gereken avukatlar. Fakat hem avukatlar konuyu tam algılayamadı hem de IT çalışanları ortalığı boş buldular. Kanunda net ifadeler bulunmuyor. Sertifikası olan versin bu eğitimi diyor. Kurulun başlattığı bir eğitim programı bile yok ortada.

Neyse lafı çok uzatmayayım. Birilerinin(avukat ya da itciler) çalışanlara karşı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmesi, çalışandan elde ettiği bilgileri verbis sistemine kaydetmesi, envanter hazırlaması, ne kadar süreyle saklayacağını belirtmesi gerekiyor. Yani diyelim ki ben terzi işletiyorum, 20 tane de çalışanım var. Çalışanların tek tek elde ettiğim bilgilerini giricem sisteme. Dicem ki; ben de şu şu şu kişilerin şu bilgileri var. Adını biliyorum, tcsini biliyorum, cep numarasını biliyorum, adresini biliyorum vs. Ben bu verileri aldım çünkü acil durumda ulaşmam lazım, o nedenle telefonunu biliyorum. Bunlar o işçinin kişisel verileri farkındayım ama ihtiyacım nedeniyle 5 yıl süreyle saklıcam(örnektir).

Kanunkoyucu gereksiz bilgi depolanmasını, bunların farklı amaçlarla kullanılmasını engellemeyi amaçlıyor aslında. Yani terzide çalışıyorum tamam, ama niye girişe parmak izi okuyucusu koyuyosun mesela, parmak izim benim kişisel verim gibi.

Şikayetleri de kurul inceleyecek. Yani mesela ben cv bıraktım bi işverene, yıllar sonra baktım ki bu adamlar benim bilgilerimi satmışlar üçüncü kişiye. Şikayetçi olucam diyelim. Kurul Türkiye'de tek ve Ankara'da, Ankara'da başvurucam. Cezalar için bir makas aralığı belirlenmiş durumda. Fakat bu makas aralığı da hayli açık. Google'da olduğu gibi fahiş cezalar çıkabiliyor.

Ortalık tam anlamıyla karman çorman. Kendi kendine sertifika programı veren kişiler mi dersin, verilen saçma sapan cezalar mı dersin... Kurul diyor ki, ben başlatıcam sertifika programlarını, ama adım yok gelinen noktada. Ortada büyük bir pasta var, onu yemenin derdinde şu an herkes sadece.

Sorun varsa elimden geldiğince cevaplayayım, mesaj atabilirsin.

hayir zorunlu degil. danismanlik veren firmalar var, onlar egitim de verirler herhalde.
IT bakis acisi ile soyleyeyim: yonetmelik belli, bu isin icinde avukatlarin olmasinin bir geregi yok. Yani bir sirketin icindeki IT personeli bu ise duzgun vakit ayirirsa kurumu KVKK uyumlu hale getirir. danismanliga da ihtiyac yok. kim yapabilir demissin: yonetmeligi okuyan anlayan ve sirketin verilerine hakim herhangi biri yapabilir. Elbette gerekli altyapi degisikliklerini ve iyilestirmelerini yapacak insanlar da lazim.

Ortalıkta kvkk da sızma testi zorunlu yoksa 50 bin TL ceza yersin diye gezen IT ciler var hukuktan anlamayan bu kişilerden uzak durmak lazım

www.yatasbedding.com.tr

Aralık 2019'da yataştan bu yatağı satın almıştım, benim satın aldığım zaman ürün daha ucuzdu. Ama yataşta daha uygun fiyata güzel yataklar var. Bunu aynı gün içersinde teslim ettikleri için satın almıştım. Yataş'ın internet satışı ile mağaza fiyatları aynı. Dilerseniz mağazalarına gidip, yataklara bakın.

Satın alırken teslimat süresine dikkat edin. Kimi markaların neredeyse 2-3 aylık teslimat süresi var.

isbir'e bak. Guzel, nispeten hesapli.

maviay yatak var. bir bak derim. n11 de falan da satılıyor. performans ve fiyat bence çok iyi. 4 tane yatak aldım buradan

www.kargibi.com.tr
şuradan 2 tane yatak aldım. donanimhaberde konusu var.
1. yatağı işbirden beğendim. aynısını özel yaptırdım. ( kaç densite visco olacak vs bilgileri vererek)
aşırı memnun kaldım ve işbirin yarı fiyatından daha aza denk geldi.
2. yatağı kendi modellerinden aldım ilki kadar iyi olmasa da o da iyi.

Asla etik bulmuyorum, bunları yapan arkadaşlarımı da listeden çıkarıyorum. Zaten mesleğin bu kadar ele ayağa düşmesinde bu arkadaşların da çok büyük payı olduğuna inanıyorum.

facebook'un ilk zamanlarından beri var bu aforizmacılık. twitter gibi kısıtlı karaktere yer veren platformlarla iyice semirdi tabi. diğer yandan kızamıyorsun da, çünkü neredeyse kimse uzun bir şey okumak istemiyor. geniş kitlelere ulaşmak istiyorsan fazla şansın kalmıyor. ha bayağı mı? elbette öyle ama çağın ruhu aşağı yukarı bu.

Ahahaha bunla alakalı sağlam bir entry dosemistim psikoloji başlığına.


Hiç bir işe yaramıyor :)

Low gösteriyor.

Zaten bu işi profesyonel yapan insanlar genelde bir ajansla anlaşmalı oluyor.

Şahsen profili adam akıllı düzenli olmayan meslektaşlar genelde akşama kadar boş oturan tipler oluyor. Yani hiç gerek yok 144p fotoğraflara

@fraise çok haklısınız, sosyal medya kullanımı ve etik prensipler konusuna okullar biraz daha özen göstermeli diye düşünüyorum ben de.

@makinelere tapan adam tespitinize katılıyorum ama hap tavsiyeler vererek ne yapmak nereye varmak istemekteler anlayamıyorum. Belki de dediğiniz gibi sadece o mecrada var olmak, isimlerini bir şekilde duyurmak için varlar.

@westblack belki görmüşsünüzdür bunların bir de youtubeta kanal açan versiyonları var. Her hafta yeni videosunun linkini gönderiyor dm'den :) sanırım bunlar sizin dediğiniz akşama kadar boş oturan tiplerden oluyor.

Bu tarz paylaşımları her meslek grubundan insan yapabiliyor. Bunun meslekten ziyade visyonlu / vizyonsuz olmakla ilgisi olduğunu düşünüyorum.

Bunlari yapiyorsa ozellikle tercih etmem.
Psikolog sececegim zaman yasina bakiyorum, 40+ olursa cok iyi, yoksa da tecrubeli biri ariyorum, mezun oldugu okula bakiyorum.

ben zaten meslektaşlarıma güvenmiyorum. adam alanında uzman değil yeni mezun hemen klinik açıyor ve danışan alıyor. ben 10 senedir bu meslekteyim ve bir çok alanda eksikliklerim var. instagramda özlü söz paylaşıp çekici gelmeye çalışmaları da çok itici geliyor. gerçekten çok önemli bir alan ancak çok kirli meslek olma yolunda ilerliyor.

Bence bunu takipçi için yapıyorlar. Biri görüp repost ediyor, beğeniyor vs etkileşim sağlamış oluyor.

Oblomov'a yakın hissediyorum. Oblomov deyince de pek açıklamaya gerek kalmıyor sanırım nedenini. :(

@hold short of the runway kitabı okumadım ama kitabın kazandırdığı oblomovluk teriminden dolayı anladım az çok nedenini :(

ya benim yakın hissettiğim değil de bir arkadaşım beni budala'daki prens mişkin'e inanılmaz benzettiğini söylüyor. kendisi tezini de o roman hakkında yazıyor hatta şu sıralar. ben maalesef çevirisini beğenmediğim için 300-400 sayfa okumama rağmen sonunu getiremedim budala'nın... düzgün bir yayınevinden alacağım, maaşı bekliyorum hehe. o kadar çok anlattı, o kadar çok söyledi ki merak ediyorum.

mişkin benim aklımda gerzeklik derecesinde saf biri olarak kalmıştı hep, umarım ben yanlış hatırlıyorumdur :(

@der meister mişkin melek gibi bir karakter değil miydi aşırı iyi niyetli saf biriydi, arkadaşınız güzel bir benzetme yapmış bence^^

Küçük Kadınlar'daki Jo March. İlk okuduğum anda kendimi özdeşleştirdim. 10 yaşındaydım ancak. Şimdi baktığımda biz de ailecek maddi zorluklar çekerdik. Ben de bir süreliğine ailemden uzak yaşadım ve her ne kadar benden yaşlı olmasa da bir akademisyenle evlendim ;)

Güzel bir soru. O kadar çok ki..

Püsküllü Deve - Latif diyeyim.
Hâlâ, bazen tüm kalbimle vitrindeki mitralyöze sahip olmak istiyorum. :)

The End of Mr Y romanındaki Ariel Manto. Entelektüel arayışları yüzünden kendini binbir belanın içinde bulması ve çok fazla sorgulamadan büyük kararlar içeren her şeye atlaması açısından...

16-17 yaşlarındayken bir erkek arkadaşım vardı. Karamazov Kardeşler'deki Alyoşa'nın ona beni hatırlattığını söylemişti. Ne kadar sağlıklı bir değerlendirmeydi bilemiyorum, kendimi hatırlamıyorum o yaşlarda nasıl bir insandım.

kavgam- adolf amca.

Danke schön.

Kızıl ve Kara - Julien Sorel

sadece Julien kadar kadın delisi değilim.

Tatar çölü - giovanni drogo.

yabancı-meursault

Kendimle özdeşleştirmiyorum ama Rama Serisi'ndeki Richard Wakefield gibi bir arkadaşım olsun isterdim. Bozuk bir aileden gelmenin derdini günlük hayatında fazlasıyla çeken bir karakterdi. Bütün seride bana en gerçekçi ve samimi gelen karakterdi.

Birçok var evet.
Ancak 30'uma vardığım şu günlerde içimde hala bir Holden Caulfield taşıyorum.
(bkz: the catcher in the rye)

Yikanmali bence.

Yıkanmalı ama yıkamam. Nereye asacaksın nerede kuruyacak. Çok zor.

kolalı olduğu için kir tutmaz. yıkansa iyi olur ama yıkanmasa da olur.

ben bir süredir yeni aldığım her şeyi yıkıyorum.

düşün ki fabrika ortamından gelen şeyin içine gireceksin..

kim bilir o çarşaf belki yere düştü.

evet, yeni kumaşlar belki en çok ilk yıkamada boya atıyor.

pantolonu falan yikamadan giydigim oluyor da carsafi yikardim agzim yuzum degiyor neticede.

Üreten firma onu paketlemeden yıkamaya gönderiyor zaten. O yüzden çok gerekli değil bence. Ama yikamaktan zarar gelmez elbette.

Üstünde yıkamadan kullanmayın yazıyor ama Bi kere yıkamadım hiç birşey olmadı.

kesinlikle yıkayın

Ben aldığım her şeyi kullanmadan önce yıkadığım için oyumu yıkamaktan kullanıyorum. Bir de yıkanınca ne güzel mis gibi temiz temiz kokuyor.

anneler yikar, bekar erkekler yikamaz genelde.
ben belirgin bir kokusu yoksa yikamam.

Kesinlikle işe yarar psikyatrist. Kafamın içinden sürekli takıntı haline getirdiğim kişiyle konuştuğumu ve bunu birkaç aydır yaptığımı farkedince ben de gitmiştim, antidepresan kullandım ve o sesler sustu. Ama kesinlikle keseceksin irtibatı ve o kişiye olan umudunu. Önce kararını ver, kurtulmak istediğin konusunda netleş, sonra ilaca başlayabilirsin.

Geçmiş olsun, bence de psikiyatra git. O sarmaldan çabucak çıkmana yardımcı olur. Sonrasında da yaptığının ve düşüncelerinin saçmalığını farkedersin süreçte. Bu şekilde halledersimn umarım

Geçmiş olsun. :/

Hemen hemen. Bekleme hiç. Çok rahatlayacaksın kesinlikle.

katiyen normal, saglikli seyler degil bunlar. destek almalisin. "bu donguden cikmaliyim" diyerek bir irade gosteriyorsun, iyileseceginin belirtisidir bu. elbette bir psikologa git, ilac almana gerek olmayabilir.

yalnız değilsiniz öncelikle
yaşadığınız şeyler gayet çözülebilir
kendinizi yıpratmayın direkt bir psikiyatriste danışın

hocam sen zaman kaybetmeden bir destek al, kafanı boşalt, zaten sen de farkındasın alacağın desteğin sana iyi geleceğinden. ilaca odaklanma bence, zaten ilaç gerekiyorsa da danışacağın uzman buna karar verecektir. umarım her şey istediğin gibi olur.

Takintili ask deyince aklima orhan pamuk ve masumiyet muzesi geliyor, okusana belki iyi gelir. Profesyonel yardim iyidir her zaman

hiç uğraşmasan keşke. makyaj yapıp geçsen..

botoks işe yarar, fakat beş ay sürer etkisi. sürekli yaptırman gerek.

Murat Türkel diye bi estetikçi var instagram'da. Kalem gibi bir şeyle bir şeyler yapıyo. (çok güzel anlattım, aferin.) Profiline girince görürsünüz zaten. Benim de gözkapaklarım düşük, buraya gitmeyi planlıyorum ama daha gitmiş değilim.

@inawen bunu daha önce de görmüştüm çok iyi. Fiyatlarından haberin var mı?

@anarsika

Maalesef bilmiyorum : / Ama çok pahalı bir şey değil gibi geliyor bana.

Soruya cevap değil ama o klips şekli dünyanın en kolay bozulan şeyi olabilir herhalde. Birkaç açıp kapamadan sonra o diller tutmaz olur ve sürekli açılır. Yaptıracaksanız bunu da göz önünde bulundurun.

sopiro'ya katiliyorum, bunun hayal ettiginiz gibi olmasi icin cok yuksek standartta bir iscilik lazim. pahaliya gelebilir.

kapali carsiya gidip sormaniz lazim, ama adami yerler orada, dikkatli olun :)

Aman kardeşim sakın bulaşma. Ben Vodafone dan aldım. Şuan hakem heyetine verdim uğraşıyorum. Şehir merkezindeyim Bağlantı inanılmaz kötü. 0.6, 0.9 mbps yi geçemiyor. Müşteri hizmetlerini arıyorsun anlık bir şey yapıyorlar 10 mbps görüyorsun fakat yarım saat sonra yine 0.8 lere düşüyor.
abonelik iptalinde ise 1,000 lira istiyorlar. Müşteri hizmetleri berbat ötesi hayatımda böyle bir şey görmedim.

vodafone'da daha ufak boyutlu cihazlar var taşınabilir olarak düşünülüyor hotshop gibi ama mantık aslında superbox ile aynı. Ama arkadaşın da bahsettiği gibi vodafone'un 4g altyapısı dahi superbox tarzı bir hizmet için yetersiz.

bölge bölge yüksek hızlara çıkılabilir ancak özellikle kalabalık yerlerde 3G'den bile yavaş hıza düşüyor operatör. dolayısıyla baş edebileceklerini düşünmüyorum.

4g ihale sürecinde teknik kısmını tam bilmiyorum ama en çok frekans aralığını turkcell satın almıştı, bu band genişliği rakiplerine göre daha fazla aboneye daha fazla hız olarak dönüyor olabilir.

hepsinde var. bende TT olani vardi.

vodafone'un altyapisi yetersiz yargisi dogru degil. Bu kutunun icinde simkart var, normal altyapisi ne ise o, kutunun telefondan hicbir farki yok. tethering yapan telefon gibi dusunebilirsiniz.

hepsinde en baştan beri var aslında da superonline fiber hizmetlerinde de bunu çok net gördüğü için untapped market olarak gördüğü bu alana iyi bir hizmetle girdi ve reklamını da yapıyor.

şu an londra'da 5g ile bu hizmet var mesela ve aylık 20-40 pound arası sınırsız ve limitsiz hizmet alabiliyorsunuz. vodafone uk'in çok güzel paketleri var mesela hızı seçebiliyorsun da.

ben 5g hizmet alabilmeme rağmen şu an altyapının biraz daha gelişmesini bekliyorum. sanırım iphone 5g destekli çıktığında altyapı iyi bir duruma gelmiş olacaktır.

4g ile aynı hizmeti vodafone'dan alıyoruz mesela ping yüksek de olsa 30-35 mbit stabil hızlar görüyoruz. kota yine sınırsız. ama 4g ne yazık ki genelde 20-25 civarında ortalamada kalıyor. nedeni ise bölgeye göre, vericiye göre falan değişiyor.

o yüzden bu tip bir hizmete girmeden önce aynı operatörürn normal bir hattıyla evinizin her yerinde hız testi yapın. 1-2 gün tekrarlayın farklı saatlerde. tatmin oluyorsanız alın.

ben çok iyi fiyat veren bir operatörün benim evimde çekmediğini gördüm mesela.. hala da kafama takılır.

biraz gec olacak ama.

@ebabil curnatas zaten ben de aynı şeyi söylüyorum, vodafone 4G altyapısı telefon için de yeterli değil.

ben yapmam böyle bişey, çok gereği olduğunu sanmıyorum bana biraz fazla "overly attached boyfriend" izlenimi yaratır gibi geliyor. ama bazı kadınların ayrıca hoşuna gidebilecek bir şey bu, öyle bir kadın olduğunu düşünüyorsan alabilirsin.

Olmamalı. Çok dikkat çekiyor, elimizde gezdiriyoruz, gereksiz bir meşguliyet. Buluşmanız güzel geçerse sonra yollarsınız.

güzel ithal bi çikolata al, illa bir şey hediye etmek istiyorsan.

çiçek, ilk defa biriyle buluşuyormuş izlenimi veriyor.

elinde çiçekle kafede bekleyen biri gördüğümde göz teması kurup hafif bi baş selamı veririm genelde. "üzüleceksin kardeşim" derim içimden. :(

yapma bence de ilk buluşma için hediye biraz overkill

dümdüz git. çiçek filan alma.

ilk buluşmada çiçek alınmaz

Guzel bir tadimlik Cikolata, bileklik veya magnet tarzi cam sakizi coban armagani bir sey al. Cicege gerek yok.

Olmamalı, hatta sonraki buluşmalarda da olmamalı. Elde çiçekle dolaşmak rahatsız edici.

kesinlikle hicbir sey alinmaz. birileri cikolata bileklik falan demis. aman aman. sakin sakin..

anca su olur: bir seyin bahsi gecmistir konusmalarinizda mesela "aa su kitabi da okumak istiyorum" demistir. O zaman o kitabi alip verebilirsin.

sen bu işleri hiç bilmiyorsun herhalde, sakın.

illa böyle bi' şıklık yapacak olsak dahi çiçeği biz taşımayız, akp döneminde bitti o işler çok şükür.

''Çiçek'' olayı her zaman çalışır; ama burada aslolan şey ''doğru'' çiçeği seçebilmek ve doğru ortam şartlarının sağlanabilmesi/verilmesi. Sanılanın aksine zamanı çok önemli değil -yani ilk seferde de verebilirsin- amma velakin;

1-sen taşımamalısın
2-doğru yapı(çiçek v.s) seçilmeli
3-vereceğin kişi o çiçeği nasıl taşıyacak(gerçek manada taşımasından bahsediyorum) mesela kız oradan sonra eve mi geçecek, işe mi geçecek. Onu sen mi bırakacaksın kendisi mi gidecek, kendisi gidecekse nasıl gidecek, gideceği yerdeki ortamı nasıl. Bunların hepsi kıymetli.(-ki en kıymetli madde bu)

bu 3 unsuru tutturduktan sonra her hamle + puan sağlayacak. Zamanlaması problem değil, olay buradan patlar ama kadınlar başka yere bahane bulurlar. Kadınlarda olayları kabullenip itiraf etmemek standart donanım. Sosyal şartlara yoğunlaş.

hocam çok karıştırmışsın. çiçek, çikolata falan isteme aşamasında :)

yapma

Hayır hayır sakın alma :/

Herkes yazmıs ama yazmazsam olmazdı. Coğunluğu büyüteyim. Nein diyorum. Olmaz.

çok kötü bir fikir. sakın yapma.
başka bir şey de alma.
o ne öyle hemen yapışmış gibi.

Çiçek seven bir kadınım, yine de çiçeği sonrasında taşıma durumundan ötürü ı-ıh diyorum. Bence buluşma positif geçmişse sonrasında işyerine çiçek göndermek daha şık.

Asla

saçma.

8 liralik tadım'in dakota cekirdeklerinden al. sabaha kadar citlersiniz. denendi basari ile sonuclandi.

offfff ne kadar kotu bir fikir bee...diyeceklerimi yutuyorum sadece sunu kabul edebilirim o da sudur sigara icmeyen birisiyle gorustugumde kendisi kullanmadigi halde benim sigaramdan almis ikram etmek gibi kotu degildi.en fazla bu benim icin hhhhh

mantikta sanirim.
Soru cok basit aslinda 1,2 ve 1,4 birim cocuk var. Bunlarin toplami 2,6 eder. Ama tam sayi olmasi lazim. 2,6'nin en kucuk tam sayi katini ise 5 ile carparak elde edersiniz. Yani sinifta en az 13 kisi olabilir. Bunlarin 1,2 carpi 5'i (yani 6si) kizdir.

Doğru çözüp sonucu yanlış yazmışsınız.

K=7t
E=6t

değil. Tam tersi,

K=6t
E=7t

rafları yapıştırmayı düşünmüyorsan yani duvara çakacaksan çok da dikkat etmen gereken bişey olduğu sanmıyorum.

kedilerin ilerde çok şişko olursa zaten tırmanmaya tenezzül etmeyecek, olmazsa da kedi yani taşır raflar.

10 kg taşıma kapasitesi olsun minimum.

ben soyle bir sey yaptirmistim zamaninda, cok severler bunlari:
dornob.com

instagramda şöyle bir sayfa var, güzel şeyler yapıyorlar hazır alayım derseniz. ya da modelleri örnek alabilirsiniz.
www.instagram.com

Teşekkür ederim hepsi için. Kedikopekmobilyası pahalıymış biraz. Sanırım tek tek duvara raf yapmak mantıklı, kitaplığımız da hali hazırda 2 tane var çünkü.

www.youtube.com

Burada sıfırdan yapıyorlar ama ilgili videolarda hazır raflarla yapma yolları da var. Hatta IKEA cat hack falan diye aratırsanız baya güzel şeyler bulabilirsiniz.

www.ibb.istanbul

www.icisleri.gov.tr

üsttekini okursan bunu da oku.

üstekileri okuduysan buraya ne anladığını yaz.

"ben gidip a şirketinin bilgilerini yapıştırsam nasıl olacak?"

suc olmasini bir yana birak, bunun yanlis bir sey oldugunu gormen lazim.
O zaman instagram sayfasi olan herkes sehrin her yerini boyasin, sokaga ciktiginda her yer sacma sapan reklamla dolsun. oyle bir yerde yasamak ister miydin?

kiz misin? oha ne bicim oldu. adama gore karsi cins misin?
verme telefonunu. sapik bunlar.

kvkk'dan haberiniz var mı dediğimde, sen işimi öğretme bana, önerilerini kendine sakla demişti

yok ya, ikimizde kelli felli adamlarız :d

o sirkete ulasip sabit hattan arkadasin adini verip baglanmayi denesenize.

cevabi cok merak ediyorum.

ama kendi şirketiyle alakalı bir iş değil bahsettiği. arkadaşının firmasıymış.

o soyledigi sirkette calisiyor mu o kafama takildi.

arkadasinin firmasi zaten yok onu gec de.

Buyuk ihtimalle arkadasinin firmasi degil, sizin adiniza gorusmeyi ayarlayip firmadan komisyon koparma derdinde. Emlakci gibi dusun, kendi komisyonunu garanti altina almadan mulk sahibi ile gorusturmek istemiyor, o nedenle firma adini saklayip once sizin iletisim bilgilerinizi alma derdinde.

devir öyle bir devir ki her şey olabilir çok doğru yapmışsın bence.

Abartmissiniz tabi. Her zaman bu şekilde ilerler. Telefonunu ister detayalri analtir soracağı sorular vardır sorar karşılıklı uygunsa görüşmeye devam edersiniz. Aksi takdirde sizi ofisne gorusmeye cagiracakti. Telefonunu alsa ne yapacaktı ki. Kvkk dan girip başka yerden cikmissiniz. Sanırım pek işe ihtiyacınız yoktu

Telefonla çok birşey yapamaz ama illaki temkinli olayım derseniz yedekte 2. hatla sıkıntı felen kalmaz, bu gibi durumlarda o numarayı verirsiniz.

erkek iseniz, abartmışsınız. ben telefonu herkese açık yazıyorum linkedin'e, iyi oluyor, doğrudan ulaşıyorlar.

kadın iseniz, abartmıyorsunuz, doğru yapmışsınız derdim.

abartmışsın diyenler adamın triplerine ne diyecek? adam saçmalamış zaten

düzgün birisi olsa böyle mi cevap verir. malın teki belli ki.
"sen bizi kim zannettin, ne yapacaktık senin telefon numaranı sanki, yardımcı oluyoruz sen triplere giriyorsun, bu kafayla iş bulamazsın"

ben olsam küfrederdim, mala bak, sanki ondan yardım istedik. sinirlendim durduk yerde :)
kesin bit yeniği var bu işte. yoksa böyle cevap vermezdi. umursamazdı, vermezsen verme derdi.

erkekse ne farkeder ki, sana iş atmış işte. herkes heteroseksüel olmak zorunda mı yahu!

dolandırıcı

biz mert davetiye'den istemiştik. bence gayet hoştu

mertdavetiye.com

CANVA dıye bı sıte var kendınız de tasarlayabılıyorsunuz

freepik sitesinden de bulabilirsiniz. premium olanlar için yardımcı olabilirim.

cevap değil, ama bir öneri: artık telefonu, whatsapp'ı olmayan yok. neden bilgisayarda yazıp herkese mesaj göndermiyorsunuz? Böylece çevreyi kirletmemiş olursunuz, hem de bedavaya gelir. Bunu yapan gençler var, çok hoşuma gidiyor. bir daha evlenirsem öyle yapacağım. :))

hayır. Gene Pegasus'tan alırım kafama uygun bir bilet bulursam.

hayır

Pegasusu tercih etmeye devam edicem.

uzun zamandır etmiyor idim bundan sonra da etmeyeceğim. THY varken pegasus'a gerek yok.

bir kere kurumsal bilet nedeni ile bindim. yol boyu seyyar satici dinlemekten daral geldi. bir daha da binmedim. binmem. gerek yok.

biletleri iptal ettik, tam tutarı iade ediyorlar şu an. ileride çok mecbur kalmazsan seçmem zaten pek beğenmiyorum pegasus'u, bazı uçuşlarımda saatleri ve sabiha gökçen'den kalkıyor olması daha uygun gelmese hiçbir zaman tercih etmezdim.

hic etmedi. Burada kusur varsa, daha cok kulede gibi gorunuyor.
thy'nin mevcut yonetim ekibi dikkate alinirsa, pegasus daha guvenilir bir sirket olarak gorunuyor.

hayır. pegasus ile bir kere uçmuşluğum var o günden beri bakışım aynı, benim gözümde imajları çizik.

etkilemedi. tercih ederim.

politik bir sebeple sabihayı boğmaya çalışıyorlar. değişmedi.

Etkilemedi, pilotaj ya da kule hatası genel kanı. Bu da firmayla olan ilişkimi etkilemez. zaten alternatifi de thy.
Bir de su uçakta bir şey satma konusuna olan tepkiyi anlamıyorum, pegasusla kaç kez uçtum hepsinde yalnızca 1 kez satışa çıkıldı. Ryanairle uçmuştum iki kez, zırt pırt gelmişti onlar mesela.

zaten sevmiyordum, tercih etmem demiyorum kaza bu olabilir.

pegasusa hemen kayyum atanıp başına badem bıyıklı bir yandaş getirilmesi lazım.

bir önceki pistten çıkma vakasında pegasus tüm sabiha uçuşlarını iptal etmişti. o gün avusturya'dan sabiha'ya uçağım vardı. havalimanı yakınında yemek+kahvaltı dahil çok güzel bir otel ayarladılar, gönlümü kazandılar. yandaş olmamaları da tercih sebebi. bende kredileri yüksek hala.

pegasus'un kusurunun düşük olduğuna inanıyorum

zorlu bir bodrum havalimanı inişinden sonra son birkaç yıldır gerilmeye başladım uçuşlarda. pegasus'la da defalarca uçtum bugüne kadar ama dün artık 3. pistten çıkma haberini görünce hemen iki tane uçak biletimi (şansa alalı 24 saat olmamıştı) iptal edip yerine THY'den aldım. mantıklı bir karar değil tamamen psikolojik ; yalnız uçacağım ve gerilmeye yer aradığım için. bir süre sonra tekrar devam ederim muhtemelen pegasus'la uçmaya.

pegasus’la hic ucmadim, bundan sonra da tercih etmeyecegim.

bu olay pegasus'a bakışımı etkilemedi.

kullandığım rotalarda pegasus hep çok daha cazipti. makul olduğu sürece tercih etmeye devam ederim. "ucuz olduğu için kaza yapıyor, çünkü kalitesiz" fikrine katılmıyorum.

ben çoğunlukla thy ile nadiren de pegasus ile uçan biriyim. yine aynı şekilde tercih etmeye devam edicem.

Hayır, etkilemedi. Hatta 8 Mart günü biletim var.

etkiledi fakat binmeye devam edeceğim.çünkü en ucuzu o maalesef.haftaya uçuşum var.

hayir hic etkilemedi, planli ucusum var ayni guvenle binecegim

etkilemedi, otostop cekmeye devam edecegim.

hayır, tr'ye bakışımı etkiledi. daha çabuk gitmek istiyorum.
ölü sayısının saklanmaya çalışılması, hala gerçek bilgi duyurulmuyor.
kurtarma çalışmalarında yetersizlikler (saat gece yarısı 1de hala enkaz kaldırma çalışması vardı)
hastaların taşınması. aprona ambulans alınmamasından bahsetmiyorum boyunluk falan takıp bir sürü kanlı yaralı insanı iett'yle taşıdılar.

ve herkesin tepkisizliği
resmen depresyondayım dünden beri.

yazın kamil koç otobüsünden insanlar gündüz herkesin gözü önünde yanarak ölürken de aynı moda girmiştim.
ülkenin ayağa kalkıp isyan etmesi, şiddet anlamında söylemiyorum ama kurumları taşlaması falan gerek. sadece pegasus değil politikaları gereği her iki hava alanları ve yöneticileri, ulaştırmacılıkla ilgili tüm sorumlu kurumlar, tv kanalları vs.

kendim de dahil tiksiniyorum artık bu toplumdan ya.